262 gösterim
6,09 viral puan

Bir Çocuk Adam; Barışcan

İşte Barışcan Hakkında Bilinmeyenler
Barışcan Sapancı 06.11.2016 saat 20:13
  1. .Barışcan kimdir?Bize kendinizden bahseder misiniz?

    Diyarbakır doğumluyum. İlköğretim eğitimimi Ankara ve Diyarbakır, Üniversite eğitimimi ise Elazığ- Fırat Üniversitesi - Mühendislik Fakültesi-Jeoloji Mühendisliği Bölümünde yaptım. Müzik hayatıma Üniversite yıllarında amatör olarak kurduğum orkestrayla çeşitli konserler vererek ve Üniversitenin Çok Sesli Korosunda görev alarak başladım. Şarkılarımın söz ve müziklerini kendim yapıyorum.500'e yakın eserim var.
    1992 yılında 'Eli İşte Gözü Oynaşta' adlı bir pop kasedi yaptım. Yapımcı firmanın tanıtım yetersizliğinden dolayı kaset müzik severlere ulaşamadı. Kasedin yapımcısı Ankara'da İstanbul Müzik Üretimdir. Müzik aranjelerini New Age müziğin başarılı isimlerinden Can Attila yapmıştır. Kasetteki şarkıların söz ve müzikleri bana aittir. Şarkılarımdan 6 tanesi TRT denetiminden geçmiştir. 1993 yılından beridir Diyarbakır'da yerel TV ve radyolarda çeşitli programlar yaparak sunuculuk ve yapımcılık görevlerinde bulundum.
    Söz TV de yaptığım Bizim Çocuklar ve Barışcan programı çocukların olduğu kadar büyük izleyicilerinde ilgisini çekti. Yaptığım şarkıları ve klipleri dinleyicilerime bu program vesilesiyle ulaştıra biliyorum. Edindiğim kitle daha çok çocuklar ve gençlerden oluşmaktadır.
    Son yıllarda öğrencilere yönelik yıl sonu, piknik, şölen kutlama doğum günleri ve düğün programlarında çeşitli animasyonlar düzenleyerek bu alanda da çalışmalar yapıyorum.

    -Barışcan Sapancı, "Ben kimim?" diye sorduğunda nasıl bir cevap alıyor?
    Eğlenceli ve çocuklar için pop şarkılar okuyan, bizim çocuklar ve barışcan TV programını sunan, Diyarbakır'da animasyon ve Showların aranılan sunucusu olarak biliniyorum, ama aslında önce iyi bir eş, çocuklarımın babası ve sonra da öğrencilerin öğretmeniyim.

    --Bir albüm çalışmanız olmuştu. Neden şarkıcılık yapmadınız? Neden televizyon? Maalesef şarkıcılık yapmak sadece şarkı söylemekten ibaret değil. İnsan hayatını değiştiren, ona göre bir hayat tarzı belirlemesi gereken, fedakârlıklar gerektiren şaşaalı bir meslek. Öncelikle bu fedakârlıkları yapamadım. Hayatımı değiştirmek istemedim.
    Kendime göre yaşama kurallarım var bu kuralları değiştiremedim. Mesela alkol sigara ve türevlerini kullanmam ya da kullanılan yerlerde bulunmam ve tek eşlilikten yanayım. Dini inançlarım vardır mesela içki masalarının kurulu olduğu yerde şarkı söylemenin günah olduğuna inananlardanım. Aslında daha birçok kurallarım var. Bazıları çok saçma bile gelebilir insanlara. Sonuç itibariyle bunları değiştirmek istemedim. Tabi bu arada madalyonun bir diğer yüzü de var. Albümü yapan firma, yapılması gereken promosyon, tanıtım çalışmalarını ve albüm dağıtımını yapamadı. Yaptığım albüm müzik raflarında bile yer alamadı maalesef. Şimdi durum nasıl bilmiyorum ama 90'lı yıllarda TV ve radyo istasyonları şarkı ve klip için sanatçılardan ya da yapımcılardan astronomik ücretler talep ederlerdi. Ben henüz 20'li yaşların başındaydım ve televizyonlara çıkacak parayı da bulamadım.
  2. -Yayın hayatınızda unutamadığınız bir olay meydana geldi mi?

    1997 yılından beridir düzenli olarak her hafta sonu ortalama 50-100 çocuk ile TV programında buluştum. Aslında binlerce anım var. Bu soruyu iyi ki sordunuz Bir gün kafamı toparlayıp bu anıları yazacağım. Ama şimdi aklıma gelen bir anı beni hep üzmüştür. Programa gelen öğrenciler birkaç ay önce bilgilendirilir ve öğretmenleriyle birlikte hazırlık yapmaya başlarlar. Gelen öğrencilerin etkinliklerini canlı yayında göstermeye çalışırız elimizden geldiğince.10 KasımAtatürk'ün Ölüm Yıl Dönümü programlarından birini yapıyoruz. Öğrenciler sırayla çıkıp şarkılarını, şiirlerini ve yazılarını okudular. Program bitiş saatimiz 12.00. Ardından haberlerimiz olacak. Yani mutlaka o dakikalarda programımız bitecek. Öğrencilerin bir kısmı hazırladığı etkinlikleri sunmaya vakit bulamadılar maalesef. Ben program sonunda bu üzgün öğrencileri yatıştırmaya çalışırken, yaşı çok geçkin öğretmenleri benimle tartışmaya başladı ve birisi rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı. Çok üzülmüştüm hala üzülerek hatırlarım bu olayı. Öğretmenimize bir türlü TV programlarının başlangıç ve bitiş saatinin değiştirilemeyeceğini anlatamamıştım.
  3. -Televizyon sunuculuğu olmasaydı, ne yapmak isterdiniz?

    Sanırım öğretmenlik, eğitmenlik yapmak isterdim.

    --Hayat ne anlam ifade ediyor sizlere, hayatta pişmanlıklarınız oldu mu?

    Üniversite eğitimimi müzik alanında yapmadığım için biraz üzülüyorum. Keşke müzik eğitimi alsaydım. Ama benimkisi deli cehaleti sanırım müzik eğitimi almadan beste yaptım. Hala da yapıyorum. Şimdi şöyle düşünüyorum acaba eğitim alsaydım bu denli şarkılar üretebilir miydim? Çünkü bilinçli bir eğitim alsaydım sanırım beste yapmaya ya da yaptıysam göstermeye korkardım.
  4. -Televizyonculukta 17 yılınız? Bu büyük başarı. Bir sırrı var mı?

    Bu program eğlendirirken eğitmeyi hedefleyen bir çocuk programı. Bu programı sunmak ve hazırlamak aslında çok zor. Ne mesleği sadece öğretmenlik olan bir kişi ne de sahne işleriyle uğraşan bir kişi sunabilir. Bu programı yapan ve sunan kişinin bünyesinde hem sanatçı hem de eğitmen ruhu olmalı. Bu iki özelliği taşıdığım için bu programı başarıyla sunduğumu ve yaptığımı sanıyorum.

    --Barışcan Sapancı 'nın örnek aldığı kimse var mı?

    Şahsına münhasır bir insan olduğum söylenir. Sanırım çok kimseye benzemiyorum.
  5. -Barışcan Sapancı 'nın televizyonculukta örnek aldığı kimse var mı?

    Evlilik Programlarını herkesin aksine çok severim farklı insan profilleri gösterdiği için. Beyaz 'ın sempatik hareketlerini Okan'ının zekâsını çok severim ama Okan'ının seyirciyi bozmasını sevmem. Ev dekorasyonlarını gösteren programları da ''hayata yeniden başlamak'' duygusunu ve keyfini hissettirdiği için çok severim ve izlerim. Olanaklar verilseydi ulusal bir TV de yıllar önce Barış Manço' nun yaptığı çocuk programında kullandığı sahne ve orkestraya sahip olmak ve dünyaçocuklarıyla röportajlar yapmak isterdim.

    -Ekran büyük bir güç ve onu da güzel kullanmak gerekiyor...

    Sizin bahsettiğiniz güç ulusal TV'ler için geçerli. Yerel ve dijital yayın yapan televizyonlarda yaptığınız işler çok küçük gruplara hitap ediyor. Bazen yanlış kullanılan bir cümle ulusal bir TV de başınıza dert açabiliyorken, burada fark edilmiyor bile tabi bu olumsuzluk olumlu işler içinde geçerli, Yani yaptığınız çok iyi bir program, bir etkinlik ya da büyük güçlü bir ses bu tür TV lerde fark edilemeye biliniyor.
  6. -Çocuklarla yayın yapmak zor olmuyor mu?

    İnanılmaz zor ama bir o kadar da kolay. Biraz çocuk dilinden anlamak ve onları yönetmek kabiliyeti gerektiriyor. Az önce söylediğim gibi bir eğitmen olduğum için onları rahatlıkla organize edebiliyorum, Onların okuldan alınışı, stüdyoya getirilişi, tuvalet ve su gibi özel ihtiyaçlarının giderilmesi, hep benim kontrolümdedir. Bana yardımcı olan asistanlarım da var. Onların yardımını da unutamam.
  • Şu an haberi okuyan: 1 kişi var

  • Toplam Viral: 17 gösterim
  • Toplam Seed: 43 gösterim
  • Toplam Direkt: 202 gösterim
  • Viral Puan: 6,09